Dünya'nın su sistemlerinde 1,6 milyar yıldan daha uzun bir süre önce eski organizmaların yaşadığı "unutulmuş bir krallığın" keşfi, atalarımıza ilişkin anlayışımızda devrim yaratma potansiyeline sahip.
"Protosterol Biyotası" olarak bilinen bu küçük yaşam formları, ökaryotlar olarak bilinen bir grup organizmaya aittir. Hücrenin 'güç merkezi' olarak kabul edilen mitokondriyi ve 'komuta ve bilgi merkezi' olarak hizmet veren bir çekirdeği kapsayan sofistike bir hücresel yapıya sahiptirler.
Bugün Dünya'da bulunan ökaryotlar arasında mantarlar, bitkiler, hayvanlar ve amipler gibi tek hücreli organizmalar bulunmaktadır. İnsanların ve çekirdeğe sahip diğer tüm organizmaların soyu, 1,2 milyar yıldan daha uzun bir süre önce gelişen son ökaryotik ortak ataya (LECA) kadar takip edilebilir.
Nature dergisinde yayınlanan dikkat çekici keşif, paleobiyojeokimyacı Jochen Brocks ve Benjamin Nettersheim liderliğindeki Avustralya Ulusal Üniversitesi (ANU) araştırmacılarından oluşan bir ekip tarafından yapıldı. Bilim insanlarına göre, bu organizmalar Dünya'nın ilk yırtıcıları olabilir.
Bu eski canlılar dünyanın dört bir yanındaki deniz ekosistemlerinde bol miktarda bulunuyordu ve muhtemelen tarih boyunca gezegenin ekosistemlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadılar. Araştırmacılar, Biota Protosterol'ün Dünya'da herhangi bir hayvan veya bitkinin ortaya çıkmasından en az bir milyar yıl önce var olduğunu öne sürüyor.
Keşif, dünyanın dört bir yanındaki çeşitli su yollarından elde edilen kayaların analiz edilmesiyle yapıldı ve en eski örnekler 1,64 milyar yıl öncesine dayanan Avustralya'daki Barney Creek Formasyonu'ndan geldi. Araştırmacılar özellikle erken ökaryotlar için biyolojik belirteç görevi gören ve ilk kez 1994 yılında Nobel ödüllü biyokimyacı Konrad Bloch tarafından teorize edilen steroidlere odaklandı. Neredeyse tüm ökaryotlar, kolesterol de dahil olmak üzere steroid sentezleme yeteneğine sahiptir.
Dr. Nettersheim, Bremen Üniversitesi'nde göreve başlamadan önce ANU'daki doktora çalışmasının bir parçası olarak bu analizi gerçekleştirdi. Bu araştırma çabası Avustralya, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden bilim insanları arasındaki işbirliğini içeriyordu.